19 Ekim 2013 Cumartesi

Türkiye Nasil Super Güç Olur

Türkiye Nasıl Süper Güç Olur
1. Sermayenin dış piyasalara çıkması engellenmeli,
2. Yabancı bankaların hareket alanları kısıtlanmalı, faizle para kazanma devri sona ermeli, spekülasyon ve manipülasyon hareketler en aza indirilmeli yada yok edilmeli,
3. Üniversitelerle yerli sermayeyi birleştirerek desteklenmeli,
4. Enerjiye bağımlılık azaltılmalı, raylı sistemlere geçerek karayolu taşıtları için harcanan enerji azaltılmalı,
5. Yenilenebilir enerjiye devlet desteği artırılmalı,
6. Teknolojinin montajına değil, işlemcilerin üretimine ve yazılım geliştirme arge çalışmalarına hız verilmeli, 
7. Kredi kartı kullanımını ve kredileri kısıtlayıcı tedbirler alınmalı, çünkü bankalar devlet tahvilinden umduğunu bulamadıklarında vatandaşa para dağıtarak faizle para kazanmaktadırlar,
8. Geçmişte ekonomik krizlerde halktan hortumlanan paraların hesabı sorulmalı,
9. Ülkede bitmekte olan tarım ve hayvancılık ayağa kaldırılmalı, çünkü bir çok ürünü ihraç eder duruma geldik, ülkede bir çok işsiz varken yeni istihdam alanlarının açılması fena olmaz,
10. Eğitim sistemimizi ülkenin geleceğine yönelik somut planlamalarla pratik olarak sonuçlarını görebileceğimiz şekliyle tekrar düzenlememiz gerekiyor,  
11. Bilimsel araştırma merkezleri kurarak bütün eğitim kurumlarını entegre edilmeli. Örneğin üniversitede okuyan bir kimya öğrencisinin araştırma yapacağı  araştırma merkezi veya ekipman yok. Varsa da bir çok prosedür bulunmaktadır. 
12. Sosyal politikalarla yani sosyal yardım ve dayanışma ile kısa vadede bazı şeyleri değiştirebilirsiniz. Ancak sosyal politakalar eğitim ve bilimin önüne geçmemeli ve dengeli olmalı. 
13. Bilişim sektörü desteklenmeli yeni teknolojilerle ülke ekonomisine katma değer sağlayacak üretimin sağlanmalıdır.
14. Özgürlük ve demokrasi yasalarla korunmalı, ülkede ırk, dil, din ayrımı yapmadan insan haklarına saygılı olunmalıdır. Ancak Özgürlük ve demokrasi diyerek halkı tahrik edici bilinçli provokasyonların da farkında olunmalıdır. Elbette özgürlük ve demokrasi çok önemli ancak şimdilerde büyük sermayeli global şirketlerin ve lobilerin maşası haline gelmiştir. Halk tarafından seçilen hükümetler üzerinde baskı oluşturarak kamuoyu oluşturmaya çalışmaktadırlar.
15. Ülkedeki kurumlar yasalarla belirlenmiş görevleri dışında faaliyette bulunmamalıdırlar. 
16. Ülkede ekonominin gelişmesi için teşvik adı altında büyük sermayeli şirketlere avantaj sağlayarak küçük yatırımcı ezilmemelidir.

17. Montaj sanayi değil, üretim ve imalat sanayi desteklenmeli,

18. Eğitimde ilkokul çağından itibaren bilişimle ilgili olarak donanım ve yazılım gibi dersler müfredata eklenmelidir.
19. Uzay araştırmaları ve genetik bilimlerine ağırlık verilmeli, bilim merkezleri kurulmalı, uzun vadeli bilimsel öngörü master planı hazırlanmalı, ulusal strateji planları ile desteklenmelidir.

8 Ekim 2013 Salı

Soy Ağacı

       Herkes mutlaka internette soy ağacı kelimesini aramıştır. Çünkü soyumuzun nerelere dayandığı, 3 göbekten 7 göbekten neslim acaba kime dayanıyor gibi sorular sorarak araştırma yapmışızdır. Tabii herkes gibi ben de araştırdım. 1900 yılların başından itibaren teknolojik gelişmelere bağlı olarak (fotoğraf, vesika, görüntü v.s.) soy ağacımızı araştırmak için ipi ucu olmuştur. Ancak taşra kesimlerde bu da mümkün değildir. Eskiden nüfus verileri masa büyüklüğünde nüfus defterlerine kayıtları yapılıyordu. Şimdi Mernis sistemi ve T.C kimlik numarası uygulaması ile elektronik hale geldi. 
       Öncelikle soy ağacımızı daha eskilere kadar araştırmak için elbette birinci kaynak anne babamız, büyükanne, büyükbaba, onların babaları anneleri...
        Ben 3. nesil önceki yakınlarımı tespit ettim. Belki de siz daha gerilere giderek aradığınız akrabalarınızı bulabilirsiniz...
İyi araştırmalar...

30 Ağustos 2013 Cuma

YÖK Kapatılsın Mı?


Yök Kapatılsın mı

      Ya arkadaş bu Yök ne iş yapıyor bilen var mı acaba... Üniversitelerde bilim adına birşeyler yapılıp yapılmadığı konusunda çok ciddi endişelerim... Bir çok ülke teknolojik ve genetik konusunda buluşlar yapmaktadır. Her yeni çıkan teknolojik üründe bir çok ülke ön plana çıkıyo bizden gık yok... 
      Biz hala kendimize ait araba markası oluşturma sendromu içindeyiz... Kendi uçağımızı kendimiz yapalım da önemli olan uçağın yazılım için gerekli yazılımı işleyecek işlemciyi yapmak... Kaporta motor montajı yapmak değildir. Bir birçok iş kolunda üretmek yerine hizmet sektörüne kaydık... İnşaatçı olduk. Hizmet sektörü de önemli belki ama şu unutulmamalıdır ki hizmet sektörü girdilerini temin etmek konusunda başkalarına bağımlı olursunuz. Bu noktada üniversitelere büyük iş düşüyor. Eğitimin siyasetten uzak durması gerekir. Haa bi de ahbab çavuş ilişkisi ile yükseklisans master gibi programlara öğrenciler alınmış olabilir zamanında... Yani torpil...

       Üniversiteleri incelerken bir çok bilgiye sahip oldum. Amma velakin şu yök ne iş yapar hala ben sorunun cevabını bulamadım... Bilen varsa bizi aydınlatabilir... Yanlış anlaşılmasın üniversitelerdeki bilim kıtlığının sorumlusu olarak yök ü hedef göstermiyorum... Aksine YÖK ün bu konuda neler yapabileceği ile ilgili olarak dikkat çekmek istiyorum... 
       Yoksa kapatın şu yök ü kardeşim... 

27 Ağustos 2013 Salı

Sosyal Ağ Toplumu Olduk

      Günlük yaşantımızda bir çok alanda sosyal ağları kullanmaya başladık. Facebook'umuzda arkadaş sayısı ne kadarsa o kadar sevildiğimiz gibi bir durum karşımıza çıktı. Hele ki bir arkadaşımız bizi face den sildimi çok moralimizi bozarız. Silen kişiye "Neden beni sildin?" diye sorduğumuzda arkadaşımız hemen kendini savunmaya geçer ve bi mazaret uydurur... Face mi dondurdum, hacklandim, şifremi çalmışlar v.s... Hatta o kadar ki arkadaşlığın göstergesi gibi bak bana yamuk yaparsan seni face listemden silerim haaa... dercesine  tehdit eder duruma geldik. Acaba bu kadar net dünyasıyla haşır neşir olmak, arkadaşlıklar arasına bol pikselli ekranları koymakla iyi mi yaptık bilmiyorum ama şu bir gerçek ki arkadaşlık anlayışımız değişti.

      Fotoğrafların beğenilme durumlarından, yapılan triplerden ve küfürler hiç bahsetmiyorum. Çünkü bunları yazmaya blog yetmez... Bir de twitter denen bir şey var ki organize işler için birebir... Hashtag kullanarak bir çok kimseye düşüncelerimizi aktarabiliyoruz. Hatta 1 dakikalığına meşhur oluyoruz... Bu da bizde tatmin duygusu oluşturuyor... Esasında twiti kimin attığı değil... Önemli olan olayların neresinde durduğumuz... Yani twitter yaşayan bir organizma ve biz bu organizmanın birer parçası oluyoruz olumlu yada olumsuz.

        Sosyal ağlarda yapılan yenilikler, değişiklikler bir çok haber sitesinde haber konusu olmaktadır. Örnek vereyim hemen... Ortadoğu da savaş sinyalleri var... Bir çok çocuk kimyasal silahlardan dolayı  öldü. Hemen yanındaki haberde Facebook bir özelliğini kullanmaktan vazgeçiyor... Çok ironik değil mi? Hayatımızın devam ettirmek için facebook,  twitter yada başka bir sosyal platformda yapılan değişiklikler hayatımıza herhangi bir katkı sağlamadığı aşikar... Facebook bana para vermiyor, kullanmasam da nefes alıyorum...

       Sosyal medyanın faydası var mı? Elbetteki vardır ancak bir hedef uğruna olursa faydası vardır... Sosyal medyayı yaşantı haline getirip vakit geçirmekse faydası olduğu şüpheli... Sadece global firmaların reklamları için potansiyel müşteri olmaktan başka bir şeye yaramayız...
     
        Haaaa... Yanlış anlaşılmasın facebook ve twitter düşmanı değilim. Sadece hayatımızın akışının başkaları tarafından hükmedilmesi bana tuhaf geliyor...
   
         Kalın sağlıcakla....



13 Ağustos 2013 Salı

Flörtbook

      Facebookta bir çok kişiye arkadaşlık teklifi yaparak sosyal ortam oluşturmaya çalışanlar var. Özellikle cinsel içerikli paylaşımlarda bulunarak grup ve sayfa beğen sayısı artırıp reklam işi yapanlar bile var. Bir de kendini yanlız hissedenler tabii... Eskisi gibi facebookta arkadaşlarımın fotolarını takip etmiyorum artık... Çünkü herkes iyi anını çekiyo... Hiç lavaboya girerken çekilmiş bir fotograf paylaşan gördünüz mü? Ben görmedim.
       Özellikle gençlerin kendilerini ifade etme platformu olarak gördüğü facebook buna twitter da ekleyebiliriz gerçek arkadaşlığı çok basitleştirdi. Doğum gününde bile aynı ortamda olmalarına rağmen doğum günü kutlaması facebook üzerinden yapılır hale geldi. Sanki doğum günü resmileşmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor.
       Şimdi gelelim flört meselesine... Flörtbook diye ifade ettiğim facebookta bir çok kişi tanımak için belli belirsiz arkadaş ekleme yaptık... Herbirimiz ya erkek arkadaş ya kız arkadaş arıyoruz... Ancak facebook ta tanışıp biraz konuştuktan sonra buluşuyoruz. Tam flört etmeye başlayacakken araya gene facebook giriyo... Çünkü facebook varken neden buluşalım. Konuşuyoruz ya gibi bir durum ortaya çıkıyor. Çiftler tam olarak birbirini tanımadıkları için paylaşımlar ve İlişki başlamadan ucuz hale geliyor... Ama kötü niyetli buluşmaları buna dahil etmiyorum. Facebook ta arkadaş ekleyerek tanışıp flörte başladığınızda hem karşınızdaki hem de siz facebooktan uzak durun ve gerçek hayata dönün...